Ateş Serisi, benim çok büyük heyecanlarla aldığım büyük bir beklentiyle
başladığım bir seri oldu. Sonuç ne oldu peki? Yarım kaldı. Aslında başka
zamanda olsa kitabı siler süpürürdüm; fakat sanırım benden kaynaklı
bazı problemler var. Kitap okumayla olan sorunlarımı ben daha an
lamış ve
çözmüş değilim; ama aşacağıma eminim.
Şimdi detaylı yoruma gelecek
olursak öncelikle ilk başta konu bana çok yabancıydı yani bilmediğim o
kadar çok şey varki. Bir sürü yaratık ismi var ilk başta adapte olmakta
çok büyük zorluklar çektim dediğim gibi odaklanamıyorum artık. Ekstra
bir çapa harcamam gerekti yani anlayacağınız.
Bunun haricinde ana
karakteri pek sevmedim; ben karakterlere çok fazla önem veren biriyim.
Kitaptaki kız, nerede yakışıklı bir oğlan görse göz hapisine alıyor.
Barrons'u bir incelemeler bir değişik davranmalar. Değişik değişik
hareketleri var.
Ve milyonlarca genç kızımızın kalbine taht kurmuş
Barrons... Bana göre son derece soğuk bir karakter. Severim aslında
burnu kaf dağında erkek karekterleri; fakat biz kana kana Barrons'u
içmek istiyoruz ama yazar musluğu kapadıktan sonra musluğun ağzında
kalıp damlayan damlaları parmağına sürüp ağzımıza veriyor. Olmuyor işte
öyle. Tamam bir gizem katmaya çalışmışsın kabul; ama bu kadar da değil.
Ateş Serisi maceram burada bitmedi. Kafamı toplayabildiğim bir zaman alıp tekrardan sindire sindire okumayı düşünüyorum.
Yukarıda okuduğunuz yazı okuyamama problemimi yaşadığım zaman yazdığım fakat yayınlamadığım bir yazıydı ne sonunda bu sorun bitti. Sonunda! Artık şu kitap okuyamama problemimi aşmış bulunuyorum. Önce düşündüm neden okuyamıyorsun Ayşe? Sıcaklardan dolayı dedim, sonra yanlış kitaplar seçiyorsun, diye söylendim kendi kendime kaç kitaba başladım hepsi yarım kaldı. İşte böyle bir zamandayken okumuştum Karanlık Ateş'i ve yeniden başlayacağımı biliyordum. Yarısını okuyup köşeye fırlatmıştım. Bugün elime aldım ve ne zaman bittiğini anlayamadım. Yukarıda yazmış olduğum yüksek doz eleştiri içeren yazıma paralel duyguları hala taşıdığım doğrudur fakat bazı şeylerin değiştiğide doğrudur.
Mac ile başlayalım. Ben olgun kadın karakterleden hoşlanıyorum. Böyle cicili bicili düşüncelere sahip olan değilde oturaklı ve ağır başlı. Bu yüzden de Mac benim pek ilgi alanıma girmeyen bir karakterdi. Fakat yazarımız Mac'in değişimini çok iyi işlemiş. Sayfaları çevirdikçe yavaş yavaş olgunlaşan bir Mac görüyoruz. Bu güzel ve bunu her yazar yapamıyor.
Barrons... Imm yukarıdaki yazımda belirttiğim duygulara paralelim hala. Yani bu kadar gizem niye? Of, birde şu Mac'e siz diye hitap etmesi ve sürekli Bayan Lane deyip durması.BİRAZCIK SPOİLER: Barrons'un Mac, diye bağırdığı kısımda fangirl'e bağladığım doğrudur. Tamam dedim oh, işte aralarında ki buzdan duvarlar eridi gitti. Sonunda düzgün bir ilişki okuyabileceğim ama nerede. Barrons kardeş, kızı uykuda öpmeyi, ona bakmayı biliyorsun ama sonra hiçbir şey olmamış gibi Bayan Lane, diyorsun. Yapma bunu yapma! SPOİLER BİTTİ!
Kasma bu kadar Barrons! Ya ben sanırım spoiler yedim: Barrons'un kim olduğuna dair. Ama bunun bir şaka olduğunu ümit ediyorum. Zaten tam anlamıyla okumadım ama hani böyle gözünüz yazıya atlar ve belli başlı kelimeleri algılar ya işte öyle oldu.
1. fotoğraf: Barrons'un 199. sayfada bahsi geçen arabası
2.fotoğraf: Barrons'un, Mac'i taşıdığı sahne.
3.fotoğraf: Temsili Barrons.
4.fotoğraf: Dublin caddesi.