31 Temmuz 2014 Perşembe

GÖZ (STEPHEN KING)

İlk King romanım. Aradığımı buldum mu? Hayır. Ama bu demek değil ki King'le yolculuğum burada sona erdi. 
Goodreads puanı: 3.86
Benim puanım ise yalnızca: 2.
Bir kaç bir şey söylemek istiyorum. D&R'da 9.90 tl'lik güncel ve popüler kitaplar var. (Yandaş, Umutsuz falan var kaçırmayın.)
Birde Carrie'nin yani türkçeye Göz olarak çevrilen kitabın filmi var. Ben tumblr'da daha önce giflerini görmüştüm bu yüzdende kitabın ilerleyen bölümlerde ne olacağını az çok tahmin ediyordum. 
Göz'ü bir gün gibi kısa bir sürede okudum. Bu kitabı niye aldım, arka kapak yazısında geçen şu cümleden dolayı : Artık düşüncelerine gem vuramadığı bir intikam makinesine, korkunç bir silaha dönüşmüştür.
Bu cümleyi okuyunca aklıma direk Lisbeth Salender geldi. Acaba dedim favori kitap karakterimin yanına bir yenisi de eklenecek mi? Malesef eklenmedi. Zaten Lisbeth'i okuduktan sonra her okuduğum karaktere, '' Senin gözünün üstünde kaşın var, ı-ııh yok beğenmedim,'' diyerek yaklaşıyorum.
Hani kitaplarda büyük vuruş olur. Karakterin patlaması ve bizim onun özünü görmemiz gibi.İşte bu kitapta büyük vuruş çok geç gerçekleşti.Hadi, hadi ama artık patla Carrie! Karakterlere çok fazla önem veriyorum. Carrie'nin annesi Margaret White ilgi çekici bir karakterdi. Kadın tam anlamıyla kaçık. Kitabın yıldızı Margaret White!( alkış, alkış.)
''Ben niye telekinetik değilim belki de telekinetiğimdir. Bükül kaşık, bükül hadi! '' diye saçma sapan triplere sokan kitaptır.

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Petey

Goodreads puanı: 4.28.
Yüksek bir puan almış benim kitaba verdiğim puan ise yalnızca iki.
Öncelikle iyi bir kitapta aradığım ve bu kitapta bulamadığım temel sorunu ele alalım. Yazar bize bir şey hissettiremedi. Bloglarda yorumlarını okudum herkes ağlamış ki amacım ağlamak değil, ama ben hissederek okumadım. Bu çok çok önemli bir şey, benim için.
Düşünüyorum da aynı konu bambaşka bir yazarın kaleminden okumak güzel olabilirdi. Yani bu duygusal bir hikaye konu olarak hassas bir konu. Yazarın tek derdi okuyucu ağlatmak olsun demiyorum; ama hissettirsin. 
 Kitabı okurken zaman zaman gerçek bir hikayeyi okuduğumu unuttum. Ve kitabın son bölümünde yer alan ''Petey'in çıkış öyküsü'' başlıklı kısım kitapta beni en çok etkileyen yer oldu. Özellikle son cümlesi...
Son olarak kapak tasarımını çok beğendiğimi eklemek istiyorum.

 

27 Temmuz 2014 Pazar

The Book Sacrifice Tag !

Yorumbaz'ın başlatmış olduğu bir etlinlik var. 4 farklı olaya karşı kitaplarımızın feda edilmesi isteniyor bizden. Çok zevki olacağını düşündüğüm bir etkinlik. Umarım sizlerde okurken zevk alırsınız.

Senaryo 1- Kitapçıda kitap seçtiğinizi düşünün,bir anda bir zombi saldırısıyla karşılaşıyorsunuz ! Etrafınız ordan oraya koşuşan insanlarla dolu,karşılık verebileceğiniz bir silahınız ya da sığınabileceğiniz bir yer yok.Tam o sırada kitapçının sahibi bir duyuruda bulunuyor. Bu zombilerin tek zayıf noktası herkesin bayıldığı ama sizin nefret ettiğiniz bir kitaplar. O yüzden size bunu yaşatan bir kitabı seçmeniz gerek !
TATLI BELA! Bu kitapta insanlar ne buldu hala anlamış değilim. Bütün femenistlik damarlarım kabarıyor ve kitabın sahip olduğu erkek karaktere bayılan tüm kadınlara kükremek istiyorum! Konuşmaya bile değmeyecek bir kitap benim için. 
Senaryo 2: Bir kuaföre gittiniz ve saçınızı yaptırdınız. Blendax reklamındaki abladan bile güzel ,hacimli saçlarınız var. Derken deli gibi bir yağmur bastırıyor, şiddetleniyor,şiddetleniyor ! Kendinizi korumak için hangi ''devam kitabını'' feda ederdiniz ?
FMA : Seni Sevmek İstemedim. Ben zaten FMA'yı zevk için okuyorum bu kitapta da öyle bir kız karakter var ki düşman başına... Bu yüzden bu kitap. 
Senaryo 3: Edebiyat dersinde hocanız klasiklerin ne kadar önemli olduğundan,dünyayı nasıl değiştirdiğinden bahsediyor. Ama siz bu konuşmaya katlanamıyorsunuz ve hayatınızda okuduğunzu en tiksinç klasiği hocanızın kafasına fırlatıp,gururla bunun nedenlerini açıklıyorsunuz. 
Anne karenina, derdim. Ya aslında şimdi otursam, okurum belki ama bana baskı ve dayatma yapılınca isterse dünyanın en güzel kitabı olsun umurumda olmaz ve büyük bir önyargıyla yaklaşırım ben, o kitaba. İşte bu kitapta öyleydi. Dayatma ve baskıların sonucuyla başladım. Sonuç? Yarım bırakıldı. Kitaplığımın bir köşesinde bekliyor. 
Senaryo 4 : Küresel ısınmanın dünyanın anasını ağlattığı bir dünya düşünün.İnanılmaz sıcak ya da inanılmaz soğuk hava koşullarıyla yaşıyorsunuz. Eskimo ceketinizi giyip ısınmak için gayret ediyorsunuz. Isınmak için hangi kitabınızı yakardınız ? 
TATLI BELA!!
  

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Karanlık Ateş


 
Ateş Serisi, benim çok büyük heyecanlarla aldığım büyük bir beklentiyle başladığım bir seri oldu. Sonuç ne oldu peki? Yarım kaldı. Aslında başka zamanda olsa kitabı siler süpürürdüm; fakat sanırım benden kaynaklı bazı problemler var. Kitap okumayla olan sorunlarımı ben daha an
lamış ve çözmüş değilim; ama aşacağıma eminim.
Şimdi detaylı yoruma gelecek olursak öncelikle ilk başta konu bana çok yabancıydı yani bilmediğim o kadar çok şey varki. Bir sürü yaratık ismi var ilk başta adapte olmakta çok büyük zorluklar çektim dediğim gibi odaklanamıyorum artık. Ekstra bir çapa harcamam gerekti yani anlayacağınız.
 Bunun haricinde ana karakteri pek sevmedim; ben karakterlere çok fazla önem veren biriyim. Kitaptaki kız, nerede yakışıklı bir oğlan görse göz hapisine alıyor. Barrons'u bir incelemeler bir değişik davranmalar. Değişik değişik hareketleri var.
Ve milyonlarca genç kızımızın kalbine taht kurmuş Barrons... Bana göre son derece soğuk bir karakter. Severim aslında burnu kaf dağında erkek karekterleri; fakat biz kana kana Barrons'u içmek istiyoruz ama yazar musluğu kapadıktan sonra musluğun ağzında kalıp damlayan damlaları parmağına sürüp ağzımıza veriyor. Olmuyor işte öyle. Tamam bir gizem katmaya çalışmışsın kabul; ama bu kadar da değil.
Ateş Serisi maceram burada bitmedi. Kafamı toplayabildiğim bir zaman alıp tekrardan sindire sindire okumayı düşünüyorum.

Yukarıda okuduğunuz yazı okuyamama problemimi yaşadığım zaman yazdığım fakat yayınlamadığım bir yazıydı ne sonunda bu sorun bitti. Sonunda! Artık şu kitap okuyamama problemimi aşmış bulunuyorum. Önce düşündüm neden okuyamıyorsun Ayşe? Sıcaklardan dolayı dedim, sonra yanlış kitaplar seçiyorsun, diye söylendim kendi kendime kaç kitaba başladım hepsi yarım kaldı. İşte böyle bir zamandayken okumuştum Karanlık Ateş'i ve yeniden başlayacağımı biliyordum. Yarısını okuyup köşeye fırlatmıştım. Bugün elime aldım ve ne zaman bittiğini anlayamadım. Yukarıda yazmış olduğum yüksek doz eleştiri içeren yazıma paralel duyguları hala taşıdığım doğrudur fakat bazı şeylerin değiştiğide doğrudur.
 Mac ile başlayalım. Ben olgun kadın karakterleden hoşlanıyorum. Böyle cicili bicili düşüncelere sahip olan değilde oturaklı ve ağır başlı. Bu yüzden de Mac benim pek ilgi alanıma girmeyen bir karakterdi. Fakat yazarımız Mac'in değişimini çok iyi işlemiş. Sayfaları çevirdikçe yavaş yavaş olgunlaşan bir Mac görüyoruz. Bu güzel ve bunu her yazar yapamıyor. 

Barrons... Imm yukarıdaki yazımda belirttiğim duygulara paralelim hala. Yani bu kadar gizem niye? Of, birde şu Mac'e siz diye hitap etmesi ve sürekli Bayan Lane deyip durması.BİRAZCIK SPOİLER: Barrons'un Mac, diye bağırdığı kısımda fangirl'e bağladığım doğrudur. Tamam dedim oh, işte aralarında ki buzdan duvarlar eridi gitti. Sonunda düzgün bir ilişki okuyabileceğim ama nerede. Barrons kardeş, kızı uykuda öpmeyi, ona bakmayı biliyorsun ama sonra hiçbir şey olmamış gibi Bayan Lane, diyorsun. Yapma bunu yapma! SPOİLER BİTTİ! 
 Kasma bu kadar Barrons! Ya ben sanırım spoiler yedim: Barrons'un kim olduğuna dair. Ama bunun bir şaka olduğunu ümit ediyorum. Zaten tam anlamıyla okumadım ama hani böyle gözünüz yazıya atlar ve belli başlı kelimeleri algılar ya işte öyle oldu. 
1. fotoğraf: Barrons'un 199. sayfada bahsi geçen arabası
2.fotoğraf: Barrons'un, Mac'i taşıdığı sahne.
3.fotoğraf: Temsili Barrons.
4.fotoğraf: Dublin caddesi.

                


16 Temmuz 2014 Çarşamba

MEKANİK KALP (DEX ŞÖLENİ)








Tür: Fantastik   
Goodreads Puanı: 3.60   
Orjinal Adı: La Mécanique du Cœur   
Sayfa Sayısı: 138   
Yayınevi: Dex Yayınları

 


SaklamaKabı blogunu dolaşırken Dex Şöleni başladığını öğrendim. D&r, 5 tl kitap indirimi yaptığı zaman şansıma bütün kitapları Dex'ten seçmişim. Bu yüzden bu şölen benim için verimli geçecek.
  Mekanik Kalp'in konusunu okuyunca ben bu kitabı okumalıyım dediğim bir kitap oldu. İndirim olunca da kaçırmadan aldım. 
Arka kapak yazılarında neden bu kadar çok bilgi verildiğini bir türlü anlamıyorum. Kim hazırladıysa tebrik ediyorum yani bir tek kitabın sonunu anlatmadığı kalmış. Gıcık oluyorum böyle olaylara bu kadar anlatılmamalı. Mesela Elif Şafak'ın AŞK kitabındaki gibi kitaptan bir kesit paylaşabilirler ama böyle kitabın hepsini anlatınca büyüsü kaçıyor bence.
   Neyse işte büyük bir heyecanla başladım kitabı okumaya incecik bir şey olduğu için bugün bitiririm
   diye düşündüm ama nerede... 
Kitabın ilk başı benim için hızlı ve güzel oldu. Ama ne zaman ki karakterimiz aşık oldu o zaman boğulamaya başladım. Ya kitaplarda aşk öyle bir konu ki benim için bu konuda çok hassasım. Bazen karakterlerin aşkını hiç hissedemiyorum, bazen çok vıcık vıcık geliyorlar bu kitapta ise ne hissettiğimi anlamadım. Saçma sapan bir aşk gibi geldi bana. On yaşında aşk mı olur yahuu! On yaşında bir kızı cinsel anlamda nasıl arzularsın? 
Değişik bir kitap işte. Okumak gerekli mi? Bana sorarsanız: hayır.
Kendi adıma konuşmak gerekirse okumasaydım sürekli zihnimi tırmalayan bir kitap olacaktı o yüzden iyiki okudum.





8 Temmuz 2014 Salı

Peter Pan Ölmeli


Allah'ım gerkçekten özlemişim. John Verdon'un kelimelerini, Gurney'i hissetmeyi deli gibi özlemişim.
Öncelikle yayınevine olan sitemlerimle başlamak istiyorum. Çevirmen arkadaş buradan sana sesleniyorum neden bütün noktalama işaret bilgin nokta ve virgülden ibaret? Bağlaçlardan önce noktalı virgül kullanmak yerine neden ısrarla virgül kullanmayı tercih ediyorsun anlayamadım.
Bunun dışında artık bu kapak konusu artık tırmalayıcı olmaya başladı diye düşünüyorum. Tamam bu bir seri ve kitap kapaklarını birbirleriyle uyumlu tutmaya çalışıyor olabilirler; ama bunu Şeytanı Uyandırma'yla bozdular zaten. Sanırım bu Koridor Yayınlarının imzası gibi bir şey artık. Beyaz ve siyah tema. Yaratıcılık sıfır! Biraz yaratıcılık...
John Verdon;en iyi kitabı olduğunu söylemiş. Ne diyorsun sen John amca? Sen ki Aklından Bir Sayı Tut'u yazmış adamsın bu mu yazdığın en iyi kitap? Hayır, hayır kabul etmiyorum! Şeytanı Uyandırmadan iyi kabul- Gözlerini Sımsıkı Kapat'ı okumadığım için sıralamada yok ; ama Aklından Bir Sayı Tut'tan iyi demek ne demek ?
Şimdi gelelim kitabın içeriğine.
Giriş bölümü açıkcası beni biraz sıktı. Bu bölümdü Gurney'in özel hayatı biraz fazla ön plandaydı. Bir ara '' Hadi ama ben polisiye kitabı okumak istiyorum, '' durumu oldu. Neyse ki çok uzamadı.
Gelişme bölümü kitabın en iyi kısmıydı. Okurken hiç sıkılmadım; ama sabırsızlandım kabul!
Finali ise aşırı geçiştirmeli olmuş. Uydurmuyorsam son 20 sayfada öğreniyoruz cinayetin nasıl işlendiğini. Birde Gurney'in cinayeti çözme olayı çok havada olmamış mı ? Bir anda aklına geliyor sonrası blah blah...
3/5